Nefse kulluk
Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz, “Arzuları benim getirdiğim (İslâm)’a uymadıkça, hiç biriniz (kâmil) mümin olamaz.” buyurmaktadır. ( Nevevî , Kırk Hadis)
Hadis-i şerifte “arzu” diye tercüme edilen “ hevâ ” kelimesi, Allah ve Rasulü’nün emirlerine aykırı olan nefsin hazlarıdır. Diğer bir ifadeyle, vahye ters düşen her türlü duygu, düşünce, kalbî yöneli ş, sevgi ve davranış biçimidir.
Fert, hayatının merkezine bedenini ve hazlarını koyduğu sürece, onların kaynaklarını temin etmekle uğraşır. Ne var ki şehvetler herhangi bir noktada durup mevcut hazlarla yetinmezler. Zira nefsin tatmin olabileceği bir sınır yoktur. Onun hazzı hep yeni olandadır. Bunun için derhal akıl devreye girerek şehvetleri tatmin edecek yeni plânları hazırlar. Aldatma ve hile yollarına başvurur. Bu konuda her türlü ahlâk ölçülerini rahatlıkla feda eder. Hatta hazların tatminine engel olacak şeylere düşman kesilir. Nefsi ne isterse onu yapar, emrine âmâde olur. Başı boş, serbest, kayıtlardan uzak davranmayı öngörür. Bağlılık, disiplin, düzen, ölçü ve murakabeden hoşlanmaz. Böylece, bir hükümdar gibi bedenin kuvvetlerini Allah’ın emirlerine göre yönetmekle görevlendirilen akıl, Hz. Mevlâna’nın buyurduğu gibi, nefse mağlup olarak nefs haline dönüşür.
Sonuçta, onun hazlarına kul-köle olan, bu uğurda bütün müspet duygularını yitiren, puta tapar gibi sabah-akşam arzularına tapan, şeklen insan olmakla birlikte gerçekte hayvanlara benzeyen, hatta onlardan da aşağı dü şen, esaret altında bir insan modeli ortaya çıkar. İşte bu tam manasıyla hayvanî hürriyettir. Fakat kesinlikle insanî hürriyet değildir.
Kur’an-ı Kerim nefsin kölelerini tarif ederek haklarında şöyle hüküm vermektedir: “ Hevâ ve hevesini kendisine ilâh edineni gördün mü? Sen ( Rasulüm !) ona koruyucu olabilir misin? Yoksa çoklarının söz dinlediklerini veya aklettiklerini mi sanırsın? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, belki daha da sapık yolludurlar” (Furkan, 43-44 )
Yani hevâlarına uyanlar, Allah’ı değil, hevâlarını ilâh edinmiş olmaktadırlar. İlâhına ibadet eden biri gibi onlar da tutkularına ibadet ettiklerinden, puta tapmış gibi bir nevi şirk suçu işlemiş olurlar. Dolayısıyla böylesi kimselerin Allah’a inanma iddiaları da gayet yüzeysel kalmaktadır.
Hürriyeti “tutkuların esaretinden kurtuluş” olarak tarif eden İmam-ı Gazzalî Hazretleri, nefsin esiri olan şahısların daha çok hangi hayvanla ortak noktası varsa, keşif ve rüyâlarda da o hayvan suretinde görüleceğini söylemekte ve insanların ekserisinin halinin böyle olduğunu belirtmektedir.

Leony Li
By
Published: 2014-11-25T14:09:00-08:00
Nefse kulluk
By
Published: 2014-11-25T14:09:00-08:00
Nefse kulluk