Mescid-i Haram’da bulunan ve Allah’ın Evi diye anılan Kabe’nin içinde inen tek Kur’an ayetinin hangisi olduğunu biliyor musunuz?
Haydi bugün bu ayeti, inmesinin şaşırtıcı sebebini öğrenelim ve bugüne ulaşmış bu mucizenin değerini bilelim.
İslam öncesi dönemde Araplar, Kabe’nin kutsallığını kendilerine has bir şekilde kabul ediyorlardı. Hac zamanında, su tedariği görevi Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem’in amcası olan Abbas(r.a.)’a verilmişti.
Allah’ın evinin anahtarlarını koruma ve O’nu belli günlerde açıp kapatma görevi ise Osman bin Talha’ya verilmişti.
Emaneti Ehline Verme Emri
Mekke’nin fethinden sonra, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Kabe’nin anahtarlarını Osman bin Talha’dan alınca, kapıyı açıp Kabe’ye girdi. Burada Allah, Sevgili Elçisine emanetleri (bu durumda, anahtarları) ehline teslim etmesini emrederek şu ayeti indirmiştir:
Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
Nisa Suresi, 58. Ayet Meali
Allah, emanetlerin ehillerine döndürülmesini emretmiştir.
El-Hasan’ın nakline göre Cabir bin Semura, Allah’ın elçisinin şöyle bir hadisini rivayet etmiştir: “Sana emanet bırakanın emanetini geri ver. Sana ihanet edene ihanet etme.”
Ebu Dâvud, Büyü 81 (3534)
Bu hadis, İmam Ahmed ve Sünen toplayıcıları tarafından kayda geçirilmiştir. Bu emir, bir kişinin gözetmek zorunda olduğu bütün şeylerle ilgilidir, örneğin Allah’ın kulları üzerindeki hakları: namaz, zekat, oruç, günahları cezalandırmak, adaklar vs. Bu emir ayrıca kulların birbirleri üzerinde olan haklarını da kapsar, örneğin kaydedilmemiş veya belgelenmemiş olanlar da dahil olmak üzere, birbirlerine verdikleri emanetler de bu emre dahildir. Allah bütün emanetlere riayet edilmesini emreder. Dünya hayatında bu emri uygulamayanlardan ise, Hesap Günü’nde hesap sorulacaktır.
Allah’ın elçisi Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem’in sahih hadislerinden biri:
“Kıyamet gününde hakları mutlaka sahiplerine vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyundan kısas (hakkı) alınacaktır.”
Müslim, 1. Kitap, Hadis No: 204
İbn Cerir, İbn Cureyr’in bu ayet hakkında şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Bu ayet, Allah’ın elçisinin Mekke’nin fethedildiğinde, Osman bin Talha’dan Kabe’nin anahtarlarını alıp içeri girdiği gün indi. Peygamberimiz dışarı çıktığında ayeti ezberinden okuyordu, ‘Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor.’ Sonra da Osman’ı çağırıp anahtarları ona geri verdi.”
İbn Cerir ayrıca Ömer bin Hattab’ın da şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Allah’ın elçisi, Kabe’den çıktığında şu ayeti ezberinden okuyordu, ‘Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor.’ Anam babam onun yolunda kurban olsun ki, bu ayeti daha önce hiç duymamıştım.”
Nisa Suresi 58. ayetin inme sebebinin bu olduğu oldukça aşikar. Müslümanlar genellikle bu emre riayet edilmeye çalışıyor. Bu yüzden, İbn Abbas ve Muhammed bin El-Hanefi “Bu ayet hem dosdoğru olanlar hem günahkarlar içindir” diyerek bu ayetin herkesi kapsadığını belirtmiştir.
Adil Olun Emri
Allah, insanlar arasında hükmedildiğinde adil olmayı emrederek “Ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmedin.” diye buyurmuştur.
Muhammed bin Ka’b, Zeyd bin Eslem, Şehr bin Havşeb, “Bu ayet, otorite sahibi kişiler için inmiştir.” derken insanlar arasında hükmedenlerden bahsetmişlerdir. Bir hadiste belirtiliyor ki:
“Kasten haksızlık etmedikçe Allah, hakimin yanındadır, yardımındadır.”
Heysemî, C. IV, s. 193
Ayrıca, “Bir günlük adalet, 40 yıllık ibadetten faziletlidir.” buyruluyor.
Allah, “Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor!” (4: 58) diyerek emanetleri ehline döndürme ve insanlar arasında adaletle hükmetme emrini, O’nun eksiksiz, mükemmel emir ve kanunlarını yerine getirmeyi ifade ediyor.
Allah’ın “Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” buyruğu ise, O’nun söylediğimiz her şeyi duyduğunu ve yaptığımız her şeyi gördüğünü ifade ediyor.
Bu ayetin tarihsel geçmişini daha iyi anlamaya ne dersiniz?
Osman bin Talha’nın kişisel bir ifadesine göre, Cahiliye döneminde Kabe her Pazartesi ve Perşembe günü açılırdı ve insanlar bu durumdan istifade ederek, bu kutsal eve girme şerefine kavuşurlardı.
Hicretten önce bir kere Yüce Peygamberimiz sallalahu aleyhi vesellem, sahabeden bir kaçıyla birlikte Kabe’ye girmek için gelmişti. O zamanlar, Osman bin Talha daha İslam’la şereflenmemişti. Yüce Peygamberin içeri girmesini engelleyerek çok kaba bir davranış sergiledi. Fakat Rasulullah Efendimiz onun kötü sözlerini sükûnetle karşılayıp, şöyle buyurdu: “Ey Osman! Ümit ederim ki, bir gün sen beni, anahtarlar elimde ve bu anahtarı nereye isterseniz koyarsınız, kime isterseniz verirsiniz diyeceğim bir mevkide de göreceksin! ”
Osman bin Talha: O zaman Kureyş mahvolmuş, kıymetten düşmüş olur.
O (s.a.v.) da dedi ki: Hayır! Asıl o zaman, Kureyş yaşayacak ve kıymetlenecektir.
O (s.a.v.) da dedi ki: Hayır! Asıl o zaman, Kureyş yaşayacak ve kıymetlenecektir.
Bunu söyledikten sonra,Peygamberimiz sallalahu aleyhi ve sellem Beytullah’a girdi.
Bu olaydan sonra, Talha anlatıyor: Ufak bir vicdan muhasebesi yapınca, söylediği her şeyin kesinlikle gerçekleşeceğine ikna oldum. Hemen o an ve orada İslam’la şereflenmeye karar verdim. Fakat, etrafımdaki insanlar buna öfkeyle karşı çıktılar ve herkes aldığım karardan dolayı beni ayıplamaya başladı. Bu yüzden, İslam’la buluşamıyordum. Mekke fethedilince, Yüce Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem beni çağırdı ve Beytullah’ın anahtarını istedi, ben de kendisine takdim ettim.
Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem, Beytullah’a girdi, namazını burada kıldı ve çıkınca da “İşte, anahtarı al. Bu anahtar Hesap Günü’ne kadar senin soyunla devam edecektir. Bu anahtarı senden alan kişi zalim olur. “ buyurdu. (Bu ifade, bu anahtarları hiç kimsenin Talha’dan geri alamayacağı anlamına geliyor.)
Ayrıca da, İslam Şeriatı’na uygun olması koşuluyla, Beytullah’ın hizmetini gördüğü için Osman bin Talha’ya istediği kadar para veya malı kullanabilme izni verdi.
Osman bin Talha: Elimde anahtar, hoşnut bir şekilde oradan ayrılırken Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem beni yine çağırdı, “Hatırladın mı Osman, sana uzun zaman önce dediğim şeyi? Gerçekleşti mi, gerçekleşmedi mi?” dedi. Ben de Hicret’ten önce bana söylediği şeyi hatırladım: “Bu anahtarı elimde göreceğin günler gelecektir.”
Ben de dedim ki: “Evet, buna hiç şüphe yok. Söylediklerin gerçekleşti”. İşte o zaman, Kelime-i Şahadet getirdim ve İslam’la buluştum.
Mazhari, İbn Sa’d
Ömer bin Hattab(r.a.) şöyle anlatıyor: O gün, Yüce Peygamber sallalahu aleyhi vesellem, Beytullah’tan çıkarken şu ayeti tekrarlıyordu: “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (4:58) Daha önce bu ayeti okuduğunu hiç duymamıştım.
Açıkça görülüyor ki, bu ayet tam o vakitte, Peygamberimiz sallalahu aleyhi ve sellem Kabe’nin içindeyken inmişti. Ayetteki ilahi emre uyarak, Peygamberimiz sallalahu aleyhi vesellem, Osman bin Talha’yı yeniden çağırıp onu anahtarın vasisi tayin etmiştir.
Bu noktada, üzerinde uzlaşım sağlanmış, önemli bir kuralı aklımızda tutalım. Bir Kur’an ayeti belli bir olay üzerine inmiş olsa da, verilen hüküm genel anlamda evrensel bir hükümdür ve sadece o anki durumla sınırlı tutulmamalıdır.
Kabe’nin anahtarı hâlâ anahtarın asıl hacibi Osman bin Talha’nın ailesi tarafından muhafaza edilmektedir. Suudi Arabistan kralı bile Kabe’ye girerken bu mübarek aileden anahtarı almak için izin almak zorundadır. Subhanallah!
Leony Li
By
Published: 2014-11-02T01:37:00-07:00
Kabe’nin İçinde İnen Tek Kuran-ı Kerim Ayeti
By
Published: 2014-11-02T01:37:00-07:00
Kabe’nin İçinde İnen Tek Kuran-ı Kerim Ayeti